Türk Eğitim Sisteminin Kokuşmuşluğu Üzerine

Türkiye eğitim sistemiyle alâkalı kokuşmuşluğu üniversitede iliklerime kadar hissettim.

Ders içeriklerinin leşliğine, akademi dünyasının garabetlerine girmeyeceğim lakin çok basit bir örnek vererek bunu açıklayacağım. 


Sağlık bilimleri fakültesine girmişiz genç bir dimağ olarak, vermişler elimize bir liste, seçin bu dersleri demişler...

Seçmeli dersleri bizim yerimize seçip zorunlu hale getiriyorlardı evet. Neyse bunu geçelim.

Seçtik bir ilkyardım dersi, dedik öğrenelim güzel şeyler.

Ne olur ne olmaz.

(Bu arada üniversite adı vermiyorum. Ülkede fikir özgürlüğü zaten yok boşuna başım ağrımasın.)

İyi bir doktor girdi dersimize. Kendisi yurtdışında görevlendirilmiş baya tecrübeli bir adam.

Başladık teorik eğitimlere. Heimlich manevrası bu durumlarda yapılır, suni tenefüs şu durumlarda yapılır, yanıklarda bu yapılır vs vs...

Tabi ders ilgi çekici, neden; çünkü hepimizin ailesi, dostları var. Allah korusun ama bir gün birimizin işine yarayabilir.

Bu gerçekçi düşünce benim meraklı oluşumla birleşince sormadan edemedim tabi. 

"Hocam uygulamalı da göstereceksiniz değil mi bunları?"

Aldığım cevap "hayır" oldu.

Israr etmeme rağmen uygulamalı gösteremeyeceğini söyledi. Nedenini sorduğumda ders içeriğinin (müfredatın) bu şekilde düzenlendiğini, kendisinin bunun dışına çıkamayacağını söyledi. Yalandır yanlıştır bilemem.

Düşünün. Uygulamalı olması gereken hayati bir dersi, biz SBF olmamıza rağmen teorik aldık. Talep etmemize rağmen o kıymetli bilgiye ulaşamadık. İzin vermediler.

Velhasıl, o hoca tecrübesiyle birlikte çekti gitti.

Biz de şu anda tek bir kelimesini bile hatırlamadığım ezberlerle geçtik o dersi.

Az önce bir videoda Kars'ta bir lokanta sahibinin yemek yerken boğazına lokma kaçan çocuğu o söz konusu manevrayla kurtardığını izledim.

Belki okul bile okumamış insanlar bunu sektörleri gereği öğrenmişler ne güzel. Fakat bu ülkenin aydınlık yüzü olarak görülen üniversite gençlerinin çoğu bu ilk yardım meselesinden haberdar bile değil.

Çünkü bu coğrafyada insan hayatı ucuz.

Sokakta çiğköfte yerken boğulan bir adam herkesin gözü önünde öldü. Sebebi kimsenin Heimlich Manevrası denen şeyi hiç duymamış olmasıydı.

Bu ülke bize eğitimiyle yaşayabileceğimiz kadar bile bir bilgi veremiyor.

Sonra da kalkmış devletimizin büyüklüğünden 7 cihana hükmetmesinden bahsediyoruz. Hadi oradan.

Kokuşmuşluğumuz uzaktan bir yabancı için gayet açıkça fark ediliyor. Fakat biz tencerede kaynayan kurbağa misal bundan haberdar bile değiliz.

Kabul edelim bunu. Bu ülkenin bize katacağı hiçbir şey yok. 

Hamaset var, Eğitim yok, virüs var, aşı yok, Insan var, insan hayatına değer yok.

E tabi, bizim için buralarda kalmanın da bir sebebi yok. Tu... Eğer sevdiklerimiz burada yaşıyor olmasaydı.

Hak ettiğimiz düzeni, sistemi, isteseniz de istemeseniz de, size rağmen kuracağız.

Destek çıkanlar olur ya da olmaz fark etmez.

Ya insan gibi yaşayacağız, ya insan gibi yaşayacağız. 

Başka bir seçenek yok.

Kötünün iyisi sizde kalacak, onlarla sürüneceksiniz.

Biz iyilerle yükselecek, iyilerle yaşayacağız. Siz istemeseniz de sizin bile insanlığınıza değer vereceğiz.

Abuk sabuk yararsız derslerinizin sınavlarına bizi sokarak yıllardır sınıyorsunuz. Dersinize çalışmazsanız, sınıfta kalırsınız diyorsunuz. Ben hiçbir dersimde kalmadım ama bu rezalet eğitim sisteminizi ve sizi çoktan sınıfta bıraktım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?