Kayıtlar

Siyaset etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ekonomide Şahlanma Var!

Resim
Allah reisten razı olsun ülke her geçen gün çağ atlıyor. Her gün ihracat rekorları kırarak müslüman ve türk dünyasının önderi olmaya devam ediyoruz. Reis Amerika'ya, Avrupa'ya meydan okuyarak, o dik duruşuyla ekonomide o büyük şahlanışın önderi olmaya devam ediyor. Kalkmışlar bazı vatan ha(y)inleri yok dolar 10 lira olmuş yok 15 lira olmuş yok 20 olacakmış diye yaygara koparıyorlar. Kardeşim görmüyor musun şu 20 senede yapılanları? 20 sene önce tüp, yağ kuyrukları yok muydu? O zamanlar iha - siha yapabiliyor muyduk? Kim istemiyor iha - siha'yı? Pkk, pyd, lpg, Abd, Ab, Rusya, İran, feto? Türkiye bugün kalksın desin ki doğuda bir kürdistan kurulmasına izin veriyorum, Libya'dan çıkiyorum, Kıbrıs'ı rumlara veriyorum... Dolar hemen 1 liraya düşerdi. Ama Hemen he. Böyle tl dolar düğmesi var ona basıyorlar, şakkadanak düşüyor. Siz reise güvenin kardeşim. Bakmayın öyle Kılıçlar Kemaloğlu'nun, Akmeral Şener'in laflarına. Ülkede her gecen gün ihracatımız a...

Türk Eğitim Sisteminin Kokuşmuşluğu Üzerine

Resim
Türkiye eğitim sistemiyle alâkalı kokuşmuşluğu üniversitede iliklerime kadar hissettim. Ders içeriklerinin leşliğine, akademi dünyasının garabetlerine girmeyeceğim lakin çok basit bir örnek vererek bunu açıklayacağım.  Sağlık bilimleri fakültesine girmişiz genç bir dimağ olarak, vermişler elimize bir liste, seçin bu dersleri demişler... Seçmeli dersleri bizim yerimize seçip zorunlu hale getiriyorlardı evet. Neyse bunu geçelim. Seçtik bir ilkyardım dersi, dedik öğrenelim güzel şeyler. Ne olur ne olmaz. (Bu arada üniversite adı vermiyorum. Ülkede fikir özgürlüğü zaten yok boşuna başım ağrımasın.) İyi bir doktor girdi dersimize. Kendisi yurtdışında görevlendirilmiş baya tecrübeli bir adam. Başladık teorik eğitimlere. Heimlich manevrası bu durumlarda yapılır, suni tenefüs şu durumlarda yapılır, yanıklarda bu yapılır vs vs... Tabi ders ilgi çekici, neden; çünkü hepimizin ailesi, dostları var. Allah korusun ama bir gün birimizin işine yarayabilir. Bu gerçekçi düşünce benim me...

Ekonomik Problemin Temel İki Sebebi

Resim
Türkiye'de ekonomik problemlerin temel sebebi hukuksuzluk ve tek adam rejimidir. Neden? ⬇️⬇️⬇️ Merkez Bankası Örneği MB başkanları cumhurbaşkanı tarafından atanır ve 4 sene boyunca cumhurbaşkanı dahil kimse görevden alamaz. MB Başkanları 1 - 2  senede 4 kez kovuldu. Bu hukuksuzluktur. İstanbul Sözleşmesi Örneği Uluslararası geçerli olan bir sözleşmeden ayrılmak için tek bir kişinin kararnamesi yeterli değildir. Meclis kararı gereklidir. "Meclise gelseydi yine fesih edilirdi" diyebilirsiniz. Doğrudur. Mühim olan hukuka uygunluğu. Burada da hukuksuzluk var. Şeffaflık Meselesi MB verileri vatandaşların emeğinin parasıdır. Dolayısıyla kime ne kadar satış yapılmış şeffaf bir şekilde açıklanması gerekir geçmişte olduğu gibi. Şimdi hiçbir şeffaflık yok tamamen bir yalan rüzgarı hakim. Piyasadan borç alarak topladıkları 90 küsür milyar doları işaret edip "muhalefet yalan söylüyor, rezervimiz 90 milyar dolar" diyen kişi aslında yalan söylüyor. Rez...

Öğrenci Andı: Kuru Milliyetçilik

Resim
Bir adam bir nehrin öteki tarafında yaşıyor ve onun lideri benim liderimle kavga etti diye, biz aramızda kavga etmediğimiz halde, kalkıp birbirimizi öldürmeye kalkışmamızdan daha aptalca bir şey olabilir mi?  - Blaise Pascal Bir Türk olarak bu kararı doğru buluyorum. Neden?  (Okuduktan sonra "sen nasıl Türk'sün" diyenler olursa, sorun değil. Çok takılmıyorum zaten ırk kavramına) ⬇️⬇️⬇️ Almanya'da gurbetçi bir Türk'sünüz ve ilkokuldan bu yana sürekli "Alman'ım", "Varlığım Alman varlığına armağan olsun!" gibi sloganik cümlelerle eğitiliyor, büyütülüyorsunuz. Ne hissederdiniz? Ben söyleyeyim. Tamamen bir kimlik karmaşası. Benim gibi kendini biyolojik irk kavramından soyutlamış, kültürel ırkları kabul eden biriyseniz bu çok da umrunuzda olmaz. Fakat, böyle değilseniz ileride bu kimlik karmaşası yüzünden oldukça sıkıntılar yaşayacaksınız. Sistem sizi çocukluğunuzdan itibaren gömlek değiştirmeye, tek tipleştirm...

Günümüz Feminizm'i Üzerine

Resim
(Dikkat: Bu yazı eser miktarda argo içermektedir.) Bazen metinlere nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Duygularımı çok belli edebilen biri değilim fakat yazma serüvenimin başlangıcından bu yana ruh halimin yazdığım metinlerin üslubuna yansıdığını söyleyebilirim. Bu yazıyı ise aralıklarla yazdığım için ruh halim gibi üslubum da değişiklik gösterecektir. Gerçi böyle bir yazıyı şu an Elif Türküsü dinleyerek yazıyor olmam da şu an bana ne alaka dedirtmiyor değil ya, Herneyse... Canım bir şeye sıkılınca acayip sarıyorum bazı konulara. Feminizm'de bunlardan bir tanesi. Yalnız bu konulara sarma sebebim feminizm özelinde düşünülmesin, zira feminizmi ve feministleri şamar oğlanı olarak kullanmıyorum. İşim gereği çoğu konuyu araştırıyor ve aşina oluyorum, dolayısıyla bazılarından irite oluyorum (İrite olduklarımı şamarlıyorum ama). Geçenlerde düşünüyorum, ulan Çağatay bu kadar zamandır sosyal medya kullanıcısısın hangi başarıyı elde ettin bu alanda? Birkaç güzel dost kaza...

Boğaziçi Olayları Üzerine

Resim
Bu boğaziçi'ni ve öğrencilerini de "Liberal" olarak tanımlıyorlar ya ona fena tilt oluyorum. Eğer bu kuruma feminist, kemalist ve bonus olarak lgbt destekçisi veya üyesi nitelikleri olan bir rektör atansa, üniversite dışından bile olsa oldukça saygı görür alkışlanırdı bu durum. Bu insanların mevzuları çok başka. Başından beri söyledim. Evet, rektörlerin atanması bilim için iyi bir şey değildir. Akademisyenler arasından seçilmelidir ama bu akademisyenler ve öğrencileri ne kadar liyakat usulüne göre tercih yapacaklar tartışılır. Basit bir örnek vereceğim: Boğaziçi Üniversitesi, Robert Koleji'nin bir parçasıdır. Bu bilgiye dayanarak, doğma büyüme bir Boğaziçili olan biriyle tanıştırayım sizi. Mim Kemal Öke... Bu adam doğma büyüme Boğaziçi'li ve oldukça liyakatli biri olmasına rağmen, akademisyen olarak girdiği bu kurumda işsiz bırakıldı. Sebebi ise milliyetçi ve dini değerlerine bağlılıydı. Akademisyenlerinden tutun da öğrencilerine kadar yine aynı zihniy...

Uyandırma Servisi

Resim
Uyandırma Servisi... 2040'da dünyayı bekleyen su kıtlığı öngörüsü. Basit bir coğrafya bilgisi olarak Türkiye yarı kurak iklime sahiptir. Küresel ısınma kurakları daha kurak, yarı kurakları ise kurak iklime dönüştürecek. Dolayısıyla 2040'dan önce kurak bir Türkiye göreceğiz. Durum şu açıdan içler acısı. Küresel ısınma tahminlerin üzerinde artıyor. Karbon salınımı artmaya devam ediyor, nüfus artmaya devam ediyor. Dolayısıyla, yakın gelecekte içme suyuna erişim oldukça pahalı olacak ve bu durum ilk önce yoksulları vuracak ama çok sert bir şekilde. Sadece su değil, gıdaya erişim de zorlaşacak. Türlerin yok olması çeşitli ekolojik sorunlara yol açacak. Kuraklaşan iklim ekip biçmeyi zorlaştıracak. E tabi sulama işleri de zorlaşacağı için tarım neredeyse imkansız olacak. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda neler yapılabilir? Verimlilik, tasarruf, Malthus teorisi, temiz enerjiler, bilimsel gelişmeler öne çıkan 5 unsur. Her alanda verimliliği artırarak kaynakları mümkü...

2021'e Dair: Virüs ve Kuraklık

Resim
2020 gerçekten çok kötü bir yıl oldu. Kovid meselesini geçtim, hijyene, dolayısıyla suya en çok ihtiyacımız olduğu zamanda kuraklık baş gösterdi. Barajlar çok rezil seviyelerde ve hiç bu kadar düştüğünü hatırlamıyorum. Kendi adıma elektrik ve su harcamalarımı kıstım. Tasarrufa geçtim. Sadece duş süresinden azaltılan 1 dakika yılda 5 - 10 ton suya tekabül ediyor.  Fakat ben bunları sıkı bir gündem takipçisi olduğum için yapıyorum çünkü bilime kulak veriyorum ama insanların %90'ında bu yok. Dolayısıyla devletlerin bundan yaklaşık 1400 sene önce inen "israf haramdır" uyarısına bağlı olarak, israfı önleyecek çalışmalara geçmeliler. Yoğun elektrik tüketimi, su tüketimi veya ısı tüketiminin önüne geçilmeli. Bunun hem tabiata hem de ekonomiye katkıları olacaktır. Yapılacaklar çok basit. Önce eğitime israftan kaçınma bilincini aşılayacak bir tasarruf dersi koyacaksın ki ilkokulda gördüğüm tuvaletin musluğunu açık bırakıp giden veled-i zina'lar türemesin. Belli bir...

Komünizm: Vasıfsızlık ve Kıskançlık

Resim
Dünyanın en büyük yalanlarından biri komünizmin sömürü sistemine karşı savunulduğu iddiasıydı. Çünkü, aslında komünizm, halkın çoğunluğunu oluşturan vasıfsızların birleşip zor kullanarak üretken, verimli ve çalışkan insanları sömürmesiyle ilgilidir. Aynı zamanda komünizm, yine aynı vasıfsızların kıskançlıkları üzerine kurulmuş bir ideolojidir. Insan tabiatı gereği aynı seviyede üretken, verimli, zeki veya fiziksel olarak güzel olamadığı için kazanımları da eşit olamıyor. Bir vasıfsız, üretken bir kişinin kazanımlarına sahip olabilmek için veya yakışıklı bir erkeğin sahip olduğu kadınlara sahip olmak için 2 ihtimali vardır. Ya onlar kadar üretken ve yakışıklı olmalıdır ya da zor kullanarak onlarla eşit olmalıdır. İlk şık normal şartlarda mümkün olamayacağı için bu kıskanç vasıfsızlar zor kullanarak bu kazanımlara sahip olmaya çalışır. Yine komünist manifesto da geçtiği gibi kadınlar bile duruma göre kamu malıdır. Evlilik vs zaten yok. Yönetici isterse kadınlara da el koyabil...

Siyaset Üzerine: Kamusal Alan - Özel Alan Problemi

Resim
Siyaseti tanımlama ve açıklamadaki görüşlerden biri olarak, kamusal alan-özel alan tartışmaları ile ilgili olarak, devletin sanat yaklaşımının siyaseti daha geniş anlamda anlamaya yönelik kısıtlamaları hakkında neler söylenebilir? Devlet, toplum için toplum tarafından finanse edildiği için eğer toplum var ise meşruluk kazanır. Siyaset ise sosyal bir faaliyettir, dolayısıyla bir diyalogdur. İnsanların hayatlarını düzenleyen, kural koyan, koruyan ve değiştiren faaliyettir. Tabi, siyasetin ne olduğuna dair çeşitli yaklaşımlar da söz konusudur. Bunlardan biri Bismarck'a göre siyasetin bir sanat olduğu iddiası. Bismarck siyaseti hükümet etme sanatı olarak tanımlar. Devlet kararlar alarak toplum içinde kontrol sağlar. Buna ek olarak, siyasetin bir toplumu belli argümanlar ile ikna edebilme, doğruyu yanlış, yanlışı ise doğru gösterebilme sanatı olduğu söylenebilir. Siyaset, takdir edilme kaygısı ile talep edileni arz eder, kendisi olma gibi bir derdi yoktur. Çoğunlukla amaçlar...

Bir Özgürlük Yalanı: Laiklik

Resim
Yazmadan duramıyorum. Olmuyor. Sessiz sakin durayım, etliye sütlüye karışmayayım, sıkıcı olmayayım diyorum ama kendi içimin sıkıntısını gideremiyorum. Yazmadan olmuyor.  Bir gün ne zaman başım belaya girecek bilmiyorum ama bu muhtemelen düşünce suçundan kaynaklanacak. Kaldı ki keşke her suç böyle onurlu bir şeyden kaynaklansaydı ya neyse... Bazen diyorum oğlum neden bu kadar ayrık düşünüyorsun, neden her konuya muhalif bir münferitsin ama kendime bir cevabım yok. Sadece farklı düşünüyorum. Düşüncelerim hakikat midir değil midir Allah bilir ama elimden geldiğince objektif ve adil olmaya çalışıyorum. Insanların sevip sevmemesine bakmadan neyi hak biliyorsam onu konuşuyorum. Bugün ise muhalefet partilerinin diline doladığı özgürlük ve demokrasi sanrısından söz edeceğim. Bir taraftan "laiklik inanç özgürlüğüdür" diyip, insanlara nasıl bir seküler laikliği dayattıklarından bahsedeceğim. Öncelikle şunu söyleyip bir gerçeğin altını kalınca çizeyim, zira bunu yapmakta old...