2021'e Dair: Virüs ve Kuraklık

2020 gerçekten çok kötü bir yıl oldu. Kovid meselesini geçtim, hijyene, dolayısıyla suya en çok ihtiyacımız olduğu zamanda kuraklık baş gösterdi. Barajlar çok rezil seviyelerde ve hiç bu kadar düştüğünü hatırlamıyorum.

Kendi adıma elektrik ve su harcamalarımı kıstım. Tasarrufa geçtim. Sadece duş süresinden azaltılan 1 dakika yılda 5 - 10 ton suya tekabül ediyor. 

Fakat ben bunları sıkı bir gündem takipçisi olduğum için yapıyorum çünkü bilime kulak veriyorum ama insanların %90'ında bu yok.

Dolayısıyla devletlerin bundan yaklaşık 1400 sene önce inen "israf haramdır" uyarısına bağlı olarak, israfı önleyecek çalışmalara geçmeliler. Yoğun elektrik tüketimi, su tüketimi veya ısı tüketiminin önüne geçilmeli.

Bunun hem tabiata hem de ekonomiye katkıları olacaktır.

Yapılacaklar çok basit. Önce eğitime israftan kaçınma bilincini aşılayacak bir tasarruf dersi koyacaksın ki ilkokulda gördüğüm tuvaletin musluğunu açık bırakıp giden veled-i zina'lar türemesin.

Belli bir ölçeğe kadar su ücretsiz olmalı. Bu teşvik edicidir.

Belli bir ölçekten sonra ise ücretler kümülatif bir şekilde artırılmalı. Böylece insanların ceplerine dokunduğunuzda su tüketimini azaltacaklardır. Zira ceplerine dokunmadan kimse hiçbir şeyi anlamıyor.

Fakat, bunları bizim devletimizin duyacağını anlayacağını ben zaten beklemiyorum. Hala sokakları sabunlu suyla yıkayan salak belediyelerimiz var bizim. Kime ne anlatıyoruz?

Ortaokulda bir proje geliştirmiştim. Atık suların yeniden kullanımıyla alakalı.

Geçenlerde onun yapıldığını ve uygulandığını görüp mutlu oldum. El ve yüzün yıkandığı atık suların birikip alafranga tuvalete döküldüğü bir sistem olarak düşünebilirsiniz bunu. 

Sadece bahsettiğim bu küçük regülasyonlarla ekonomide koca bir çıktı elde edilebilir.

Tasarruf sağlanabilir, daha da güzeli enerji güvenliği sağlanabilir.

Eğer biz tabiata yeterince uyum sağlamazsak tabaiat bizi balgamı söker gibi tükürüp atacak. Etik değerlerimiz olduğu için gereksiz 4 5 milyar insanı öldüremiyoruz ama en azından geleceğe hazırlıklı olabilelim.

Tabiata uyum sağlamak zorundayız. Bunu ben değil bilim söylüyor. Temel evrim prensibi buna dayanır. En zayıf elenmez, en uyumsuz elenir. Uyumlu olmak zorundayız. 1400 sene önce inen hakikate kulak verip israftan kaçınmak zorundayız.

Çünkü kafasında sürekli neyin gerekli neyin israf olduğunun hesabını yapan biri her zaman daha rasyonel olacaktır. Bu diğer alacağı kararların da tutarlı ve istikrarlı olmasını sağlayacaktır. 

Yani, tasarrufun katkısı sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojiktir de.

2021 yılına gireceğiz. Gelecek yıl bizi ne bekliyor bilmiyorum ama korku ve umut arasında gidip geliyorum.

Bir yanım umut iyidir, olumlu düşün diyor. Bir yanım Nietzsche haklı, umut işkenceyi uzatır diyor.

Geleceğe umutla bakmam rehavete sevkediyor, korkuyla bakmam beni harekete geçiriyor. Belki de Nietzsche 'nin de bahsettiği şey tam olarak buydu.

İnsan umut ederek kendini kandırıp, daha büyük sorunlara davetiye çıkarıyordur.

Velhasıl, korksak da umut da etsek yapmamız gereken şeyler değişmiyor. Realist yaklaşıp sorunu görmek ve çözüm üretmek, uygulamak gerekli. Tasarruf etmeliyiz. Aşı olmalıyız. Hayatımıza devam etmeliyiz. Dünya hep böyle dert keder ile geçecek zaten, bu belli.

Yapılması gereken tek şey sorunları, dertleri akıl ile çözmek, cesur olmak ve eğer fırsatını bulabilirsek de dibine kadar mutlu olmak. Bu dünyada zengin veya arsız değilseniz mutlu olmanız gerçekten zor. Bu durumu kabullenip, buna göre yaşamak lazım.

Sevin, sevilin, öğrenin, gezin, mümkün mertebe bokunu çıkarmadan da eğlenin. Zira, yaşamın şiddeti başka türlü katlanabilir değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü