Deruni ve Pürhûlya: Nefret


Deruni = Nefret ediyorum!

Pürhulya = Nefret değer vermektir, değer vermediğin bir şeyden nefret edemezsin.

Deruni = Mazlumu ezen tüm zalimlerden nefret ediyorum! Bu zalimlere değer verdiğim anlamına mı geliyor?

Pürhulya = Onlar zihninin bir köşesinde yer edinmiş olmalı, ben nefret bile etmiyorum onlardan çünkü değmeyeceklerini düşünüyorum. Nefret insanı içten içe tüketir, bu duygu içimizde sadece değerli olana gösterilir. Senin onlara karşı duygun bir nefret değil de bir tiksinme/tiksinti olabilir belki de.

Nefret ediyorsan, yenilmişsindir!

Konfüçyüs

Deruni = Onlara karşı duyduğum his tiksinti ise çorbalara düşen sineklerin içimizdeki karşılığı nedir? Nefret de aşk gibi hissedilebilir bir duygudur.

Pürhulya = Sanırım bu duyguyu tanımlama da yaşadığımız zorluk, bu kelimenin yetersiz oluşudur. Adına nefret diyoruz ama nefret değil, daha farklı tanımlamak gerekli. Örneğin bir şaire duyulan hayranlık ile bir insanın sevgilisine duyduğu hayranlık bir midir? Bir değil! O halde neden ikisinin de adına hayranlık diyoruz?

Deruni = Sevgiliye hayranlık duyulabilir ama temelinde aşk yatar ve bana kalırsa nefret oldukça yeterli bir kelimedir. Şu şekilde düşünelim:

Nefret; bir kimseye, bir şeye karşı duyulan çok olumsuz duygudur. İçinde kin, öfke, tiksinti gibi hisleri de barındırır yani nefret bütün olumsuz duyguların bir nesne üstüne toplanmasıdır.

Aynı şekilde Aşk için de düşünebiliriz; Aşk sevgiliye karşı bütün olumlu duyguların birleşip onun üstünde toplanmasıdır. Şehvet, sevgi, hayranlık gibi duygular bizi ana (main) duygu olan aşka götüren alt duygulardır.

Fakat burada dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de şudur;

Bir nesneye/kişiye karşı sadece alt duygulardan birini besleyebilirsin. Örneğin, sokağa çöpünü atıp giden birine alt duygu olan öfke hissini duyabilirsin ama nefret etmezsin çünkü nefret bu durum için fazla ağır bir sonuçtur ve bu durum için gereken duygu değildir.

Pürhulya = Doğru! O halde diyorsun ki zalimler senin içinde bütün kötü duyguları kendilerine karşı topluyor, bu yüzden onlardan nefret ediyorsun.

Deruni = Mazluma kıyan zalimlere nefret bile az kalıyor ama şanslılar ki insanoğlunun içinde nefretten daha ileri de bir duygu yoktur.


Deruni = Bir de aşk ve nefret gibi 2 duyguyu birbirine karıştıran ve “büyük aşklar, nefretle başlar” gibi büyük bir yanılgı içinde olanlar var!

Bir kişi bir şeyden nefret ediyor ise ona değer veriyor değildir ve değerin tükendiği bir yerden sevgi doğmaz! Eğer bir kişi bir nesneye nefret beslediğini söylerse ve işin sonunda o nesneye nefret beslediği değil de değer verdiği anlaşılırsa, aslında o kişi celladına aşık olan bir birey kadar hatalıdır! Çünkü, kendi sevgisine, kendi aşkına, nefret künyesi takan bir kişi, yanılgılarıyla çürüyen bir bireydir. Kendine yabancı, hayatına yabancıdır ve yeryüzünün en eskimez hikmetlerinden biridir “Kendini bilen, Rabbini bilir!” Buradan hareketle;

İçkin ve sınırlı bir varlık olan insana, aşkın ve mutlak olan Allah’ın büyüklüğünü kavramakta yardımcı olan kendini bilme yetisi, insanın duygularını doğru okumasına ve onları doğru yönetmesine elbette ki yardımcı olacaktır.

Yeter ki; AYNAYA BAK! Okumaya Merkezden, Yani Kendinden Başla!

Ç. Çağlayan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü