Evlilik Üzerine: Sömürge

(Evlilik hususundaki bu seriye başlamadan önce ilk ön kabulüm, aile kurmaktan yana olduğum gerçeğidir. Bu yüzden serinin ilk yazısında yapacağım eleştirilerin, okuyucu tarafından bu ön kabule göre okunmasını tavsiye ediyorum.)


Ciddi (düzenli) ilişkiler, evlilikler (çoluk çocuğa karışmak) gitgide azalıyor, daha da azalacak. İçinde bulunduğumuz koşulda azalmaması da beklenemezdi zaten. Zira bu koşullar dediğimiz olguların yaratıcıları da son derece tüketici ve günden güne cahilleşen toplumumuz aslında. Evlenme işini bu kadar abartan başka bir ülke yok çünkü.

Evlenmek fiili, aile gibi değerli bir kavramı oluşturan yegâne eylemlerden biridir, bununla ilgili en ufak problem yoktur ama asıl problem yani bu işin abartılan kısmı Erkeğin Üstüne Kurulmuş Sömürü Sistemidir. Tamamen erkeğin canına okuma üzerine kurulmuş bu adetler furyasının başrolünü yine erkeğini “çok sevdiğini (!)” söyleyen kadınlar keyifle oynamaktadır.

Bu adetler furyasının ne kadar masraflı olduğunu anlatmaya gerek duymuyorum bile. Tamamı ile bir para tuzağı, bu tuzağa düşen de saf ama mazlum erkekler… Umarım O saf erkeklerin sayısı tükenir de şu saçma para tuzakları ile dolu evlilik oyunları biraz mantıklı hale döner. Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birinin içinden geçerken İş kurarmış gibi yuva kurmaya çalışıp bu kadar borca girmeye hiç gerek yok. Sonuçta iş değil yuva kuruyoruz. (Tarih boyunca, nicelik olarak evliliği daha çok isteyen kadınlarken nasıl bu manzara oluşuyor onu da çözmüş değilim ya zaten.)

“Sadık olsun, romantik olsun yeter” cümleleri külliyen yalan. “Kadına seviyorum, evlenelim” dediğin an “şimdi sıçtın olum, gel bakalım” diyen şeytan giriyor içlerine. Vaziyet böyle olunca her şeyi olan ve her işi elinden gelen, bekar yaşayan, mantıklı bir adam neden bu yola girsin ki? Çocuk için mi? Günümüz kadınları (hepsi değil) çocuğu külfet olarak görüyor be! Kendini geliştirmemiş, hayatını instagrama pazarlamış, gösteriş meraklısı cahil bir kadından yeni bir cahil yetiştirmesini beklediği için mi? Elbette ki hayır! Sevdiği için mi? Başka birini de sevebilir, sevgi bitebilen de bir şeydir. Cinsellik için mi?

Dünya üzerinde en çok uğraşılan aplikasyonları “dating”ler oluşturur. Günümüzde parmakları sağa sola kaydırarak, like atarak, DM üzerinden sağlı sollu yürüyerek bir kadınla tanışmak bir hayli kolay. Sadece tanışmaya erişim değil cinselliğe erişim de bir hayli kolay. Cinsellik artık bir gecede “şappadanak” hallolabiliyor, daha ilk buluşmada kimi kadın ve erkekler birbiri üzerine atlayabiliyor, hatta bunun teklifi kadınlardan bile gelebiliyor çoğu zaman (ki aslında hep öyleydi de biraz usul, erkan, naz, üstü örtülülük vs. vardı), sokak ortasında laf atılıyor, her gece kulübünde göz süzen birileri mutlaka oluyor. Yani bekar bir erkeği evliliğe zorlayacak herhangi bir “libido” baskısı da mevcut değil. Bunun dışında çamaşırları ve bulaşıkları makinada yıkayan, yemekleri gayet güzel yapan, ütü ve ev temizliği için haftada 1-2 kez birini çağırıp ücretiyle hallettiren mantıklı bekar bir erkek, neden adetler furyasına kapılmış, kına gecesinde saçma sapan tahtlar, şamdanlar isteyen, düğününde abartılı saç ve makyajıyla instagram için evlendiği her halinden belli olan bir denyoyu hayatına alma riskine girsin ki?


Serinin ilk yazısında çok fazla derine inmeden, öyle pek de cahillikleri dile getirmeden içinde bulunduğumuz ortamı anlatmaya bir giriş yapmak istedim. Serinin devamında ise muhtemelen eleştirilere devam edip detaylandıracağım ve en sonunda evlilik (bana göre) ne olmalıydı, kiminle evlenilmeli, bu sömürü sisteminden erkekler nasıl korunmalı, sömürü sisteminden kadınlar nasıl kurtulup bilgeliğe ulaşmalı gibi konuları işleyeceğim. İbreti alem için ise bu yazının sonuna bazı denyolukları ekliyorum. Hem güzel bir tatlı dokunuş olur hem de bekar bir erkek için evlenmek isteyeceği bir ortam mevcut mu daha iyi karar verirsiniz.

Çağatay Çağlayan




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü