İlişkiler Üzerine: Geçmiş


Bazı şeyleri anlayabiliyor olmak ona dair çözümler sunmayı beraberinde getirmiyor kimi zaman.

Örneğin, ilişkilerde eskiye bağlılık diye bir bela var. Alışkanlık, kaybetme korkusu, yeni kişiler tanımaya cesaretsizlik... Sebebi her şey olabilir ama çözümü?

Yok.

Kimi zaman söyleriz. Hastalığı yenebilmek, onu kabul edişle başlar. İlişkilerde yenilgiyi kabul etmek, maşuğu bir hırs öznesi olarak görmemek bu sorunda yardımcı oluyor ama çözüm değil.

Zaten hiçbir yara tam olarak kapanmaz. Sadece uyuşturur.

Peki, bu durumda gerçekçi bir çözüm ne?

Çözüm müdür bilmiyorum ama sahici bir ilişki doğrudan kader ile alakalıdır. Kadere teslim olup, aramamak ama yeniliğe her daim açık olmak, insanlarla konuşmak, onları anlamaya çalışmak, onları istenilen ruhlara sokmaya çalışmamak...

Bunların hepsi takınılması gereken tavırlardır. Bu tavırlar insanın uktelerini uyuşturarak yaşamaya devam edebilmesinin, ayrılığın anksiyetesini engellemesinin kilit anahtarlarıdır.

Tabi bu durum suistimale de açıktır, yanlış anlaşılmaya da. Kalbi her özneye açmak, idealleri değil de dünyevi hırsları elek olarak kullanmak kalbi daima köreltir. Bu yüzden, niyetin de sahici olması gereklidir.

Niyeti sahih olanın dili de sahici olur. Dürüst olur, insan olur. Karşısındaki insanın duygularını manipüle etmeden sahici bir şekilde yaklaşır. Yanlış anlaşılmalar yaşanırsa da sahici insan dürüstlüğünü referans alıp vicdanına sığınır.

Vicdanı rahat olanın da kendiyle bir savaşı kalmaz. Kendiyle barışanın, kendini hakikate ve iyiliğe adayanın ilişkisi de hakikat olur.

Böylesine ilişkilerin gözleri görür, kulakları duyar. Çünkü karakterli kişilerin çıktısıdır karakterli ilişki.

Karakterli bir ilişkiye sahip olanın ise hiçbir şeyi olmasa da her şeye sahiptir. Çünkü dünya yaşadığın kadar değil, hissettiğin kadar dünyadır

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü