Kuran'daki Riba Meselesi: Faiz mi Tefecilik mi?

Kurân-ı Kerim'de, "Borç verilen şeyi belirli bir ilâve ile geri alma" mânasında olan ve feyz kökünden türeyen fâiz kelimesi yoktur.

Bu kelimenin yerine, Kuran'da ribâ kelimesi kullanılmıştır.

Riba'nın ise bugün anladığımız faiz anlamında mı yoksa tefecilik anlamında mı kullanıldığı yoruma açıktır.

Eğer faiz anlamında kullanıldıysa riba, neden riba kelimesi yerine faiz kelimesi kullanılmadı?

Eğer tefecilik anlamında kullanıldıysa neden ısrarla Faiz haramdır diyorlar?

Faiz haramsa neden haram?

Tefecilik haramsa neden haram?

Bu soruların yanıtının insanı bu konuda hakikate yaklaştırabileceğine inanıyorum.

Genelde "faiz haramdır çünkü..." diye başlayan cümlelerin sonu "emeksiz para kazanırlar" ile biter ama bu fetvayı verenlerin, altın gibi döviz gibi kaynakların değerinin artmasıyla kar edilmesine karşı olduğu görülmez. 

E hani emeksiz para haramdı?

Eğer samimi iseniz ve gerçekten faizin emeksiz para kazanmaktan dolayı haram olduğunu düşünüyorsanız o halde altını da haram edeceksiniz, dövizi de. Bunun kaçışı yok.

Faiz iyi bir şey değildir. Burada faizci olun vesayre de demiyorum ama enflasyonist ortamda paranızı korumak zorundasınız. Çünkü emeğiniz ile kazandığınız para siz harcamadan her gün azalmakta. Dolayısıyla, enflasyon miktarında faiz meselesi düşünülmelidir.

Fakat emeksiz kazanç olmaz bu haramdır diyenler, harcama olmadan emeğinizin çalınmasına "bu haramdır, bundan korunun" diyemiyorlar. 

Bu kadar basiretsizler.

Küresel ekonomi sisteminde yer alan bir ülkenin, dini kaynaklar referans alarak "faiz sebeptir" önyargısı ile yönetilmesine şiddetle karşıyım.

Kaldı ki dini kaynakların bunu yasaklayıp yasaklamadığı bile şüpheli.

Eğer bir fetvanın hakikat mi yoksa geleneksel kaygılarla üretilen ilkel bir fetva mı olduğunu sorgulamaya cesaretiniz yoksa hakikate ulaşamazsınız.

Sadece hakikate ulaşmak da değil. Bu basiretsizlik hakikatin dışına da çıkarıyor.

Dini referans alarak "ben islami finansör olacağım, faizsiz işlem yapacağım" diyen kişi ve kurumların aslında nasıl haramın etrafında dolaştığını biliriz.


Eğer fetvalarınızı sorgulamazsanız evrensel gerçeklere kulaklarınızı kapatırsanız dini önyargıyla...

Hem dini emirlerin altını boşaltırsınız hem de küresel finansal sistem sizi ezer de ezer. Sonra da neden güçlü ekoonomisi olan bir islam devleti yok, neden müslümanlar açlıktan ölüyor diye söylenir durursunuz.

Her zaman söylerim, bunları araştırmak gerekli, öğrenmek, sorgulamak gerekli. Zaman geçiyor. Önyargılarla biryere varamayacağız. Yüzyıllar önce avrupada gerçekleşen aydınlamana çağına müslümanların da ihtiyacı var.

Artık müslüman bireylerin şunu anlaması lazım. Allah'ın emri diye düşündüğünüz şeylerin bazıları hacı hocaların size dayattığı ilkel emirler.

Bugün hala kız çocuklarını okula göndermemeyi düşünen cahil cühela kitle bile var.Bunların nedeni de dindeki gelenekselci ilkel öğretiler.

Sadece bu öğretileri sorgulamaya başlasanız aslında size dinin ne kadar yanlış tanıtılıp, öğretildiğini anlayacaksınız. Allah'ın dini bu kadar zor değil. 

Tarikatçı, gelenekselci din, Allah'ın dinini temsil etmiyor.

Aralarındaki farkları yazmaya bilgisel yetmez ama en basit örnek olarak; Kurani akıl sorgula der, gelenekselci akıl sus yoksa sapık olursun der. Kuran-i akıl özgürdür, gelenekselci akıl önyargılarının hapsinde yaşar.

Ben özgür bir şekilde sorguluyorum, sorularımı soruyorum. İlmine fikrine güvenen kim varsa bu konuyu da tartışmaya hazırım.

Faiz meselesinde yeni bir bakışa ihtiyaç var, umarım bir gün sorgulamaya cesaretiniz olur.

Ekstra

Bu konuda bu fikri ilk beyan eden ben değilim. Tarih boyunca çok fazla insan bu sorgulamayı yaptı. 

Bu konuda bir de tarih bilgisini çarpıtarak "atalarımız da faizi reddediyordu yav" diye çıkışanlar oluyor. Yanlış! Yukarıda görüyorsun işte.

Atalarınızın bunu reddedip reddetmemesi bu konunun hakikat olup olmamasını etkilemiyor ama yine de söyleyeyim. Atalarınız da şu anki devletimiz gibi faizden gelen parayı kullanarak imamların, kadıların maaşını ödüyordu dostum.

Yukarıdaki metne ek olarak Buraya tıklayarak Osmanlı'da Şeyhülislam Ebusuud'un "dindar dernekler/vakıflar çökecek" kaygısıyla nasıl %20'ye yakın faiz uygulanmasına cevaz verdiğini okuyabilirsiniz.

Üzgünüm dostum, ne tarih ne ekonomi ne de din, faizin kesin olarak haram olduğunu savunmana izin vermiyor ama faiz ekonomik açıdan da bel bağlanması makul olmayan bir finansal araçtır. Enflasyonist ortamda paranın değerini koruması için ve enflasyonun düşmesi için faiz kullanılabilir ama üretimin artması açısından mutlak suretle faizin mümkün mertebe düşürülmesi gerekmektedir. Bunu da burda söylemiş olayım. Sonra yok Çağatay sen faizcisin falan demeyin.

Bir de yanlış anlamaları önlemek adına özellikle şunu belirtmeliyim; 

Bu yazıda faiz haramdır veya değildir gibi bir iddiam YOK. Burada öne sürdüğüm tek iddia bu konunun tartışılabilir olduğu ve tartışılması gerektiği.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?