Deliliğe (S)Övgü

Deli gibi sevmek, aşkından gözü kör olmak vesayre...

Dil kimliktir. Dilin klişeleri kimliklerimize yansıyınca aklı başında seven de kimse kalmadı.

Biri de çıkıp şunu demedi:

Seni seviyorum. Deli gibi de değil, gayet aklı başında biri olarak seviyorum.

Akılla, duyguları hep çarpıştırdılar. Akılsız sevgiden doğan her ihaneti, her şiddeti ise "kara sevda, aşktan deliye döndü" diyerek bahanelerle olumlama yaptılar. 

Bir de tasavvuf modelleri vardı bunların.

Onlar da imanı akılla çarpıştırdılar. Aklını kullanıp Allah'a erişen İbrahim değil, sözde ilahi aşkından divane olup dönmeye başlayan Rumi daha çok övüldü.

Allah aklını kullan dedi, onlar akılsız iman dedi. Tabiat aklınla sev dedi, onlar aşkın gözü kör dedi.

Dediler de dediler. Dilimize pislikleri boca ettiler. Akıldan yoksun Dil ise oldu bize kimlik. Şimdi ise kimliğin dışına çıkabilmek için sancılar çekiyoruz. 

Sevgiyi akla bağlamak adeta suç gibi. Kime anlatsan o işler öyle olmaz diyor. Haklılar. Olmuyor da.

Çoğunluğun bu dil ile, bu kimlik ile yetiştiğini düşünürsek neden olmadığı açık. 

Akıl ile sevenle, akılsız seven bir midir? Uyum sağlayabilir mi böyle bir çift? 

Sağlayamaz. 

Bu yüzden aklını kullanan her insan bir parça da olsa asosyaldir.

Eğer bu coğrafyada aklını kullanıyorsan, uyumsuz olmayı da kabul etmek zorundasın. Bir kere aklını egemen kıldın mı ne aşka ayak uydurabiliyorsun, ne dostluklara. 

Kalabalıklardan kopup inzivaya çekilmeye alışıyorsun ve aklını kullanan her insan gibi kendi kendinden haz almaya başlıyorsun. Aklın kılavuzun, iç sesin yoldaşın oluyor bir süre sonra.

Ama bunun da zararları var tabi. 

Dünyaya sığamıyorsun. 

Ceviz kadar beynin bile olsa, düşüncelerin kainata uzanıyor.

Dünyaya sığamayan, uyumsuz olan ise erken ölüyor. 

Bu yüzdendir dünyaya hatrı sayılır izler bırakan insanların çoğunun erken göçmesi... Bu yüzdendir, kız çocuklarını okula göndermemeyi savunan, akılsız iman eseri Ökkeş Dede'nin 90'ına merdiven dayaması...

Bu dünyada akıllı isen seni ne aşk kabul ediyor, ne de tabiat.

Eğer varsa, inandığımız gibiyse, belki ahiret, bu sürekli kınanmış ve kınanan aklımızın huzura ereceği nokta olacaktır. 

Kim bilir...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?