Sosyal Çevre

İnsanın sosyal çevresi gerçekten önemli bir mevzu. Bunu tecrübelerim arttıkça daha fazla anlıyorum. Duygusal bütünlük kurabildiğiniz insanlarla birarada olabilmek güzel şey bunda herhangi bir sorun yok ama bu insanların size bir şeyler katabiliyor olması da güzel bir şey.

Bir iki haftadır temel odağın genel ekonomi ve bankacılık olduğu yaklaşık 400 kişilik bir grupla birlikte eğitim görüyorum.

Normalde böyle bir grupta eğitim nitelikli olmaz çünkü sayı çok fazladır lakin, 10 kişiyle alamadığım verimi bu 400 kişiyle alıyorum birkaç gündür.

Hepsi öğrenmeye ve gelişime aç, hepsi içinde bulunduğu ortamda gönüllü, hepsinin bilgi birikimi yüksek ve hepsinin ortak bir amacı var. Öğrenmek.

Bilginin rekabetini yapacak olursam benden çokça fazla donanımlı onlarca öğrenci var bu grupta.

Dersler 400 kişiden beklenmeyecek şekilde interaktif geçiyor. Herkesin bahsi geçen her konuda yararlı bir fikri mutlaka oluyor.

Tabi, bunu gören ben de bu interaktif derslere ilgimi ister istemez diri tutmak durumunda kalıyorum.

Çünkü insan tabiatı gereği çoğulcudur. Çoğunluğa uymayı sever. Bu kadar fazla kişinin ilgiyle takip ettiği bir eğitime sırtımı dönemiyorum. Dinlemeye ve katılıma zorluyor bu durum beni.

Chat kısmında müthiş yorumlar görüyorum ve bilmediğim çokça şeyden bahsediyorlar.

Bu, benim gibi rekabeti seven ve meraklı birini "Bu neymiş lan, hemen araştırmalıyım" durumuna sevkediyor.

Bilmediğim tüm her şeyi not alıp sonradan araştırıp öğreniyorum ve bu oldukça yararlı.

Şimdi böyle bir ortam düşünün. Entelektüel birikim yüksek ve size ne kadar fazla bilgisiz olduğunuzu hissettiriyor, sizi araştırmaya sevkediyor.

Bir de entelektüel seviyenin zayıf, sizden daha alim olmayan tiplerin bulunduğu ortamı düşünün.

Söz ettiğim ikinci ortamın zararı çok fazladır. 

Bir kere o ortamda sizden bilgilisi olmadığı için egonuz yüksektir ve daima konuşan siz olursunuz. Sizi eleştirirler ama ciddiye bile almazsınız. Çünkü, eleştiri yapabilecek donanımda olmadıklarını bilirsiniz.

Bu ego rehavet doğurur. Rehavet, tembellik doğurur. Tembellik ise öğrenmenin zıttı ve düşmanıdır.

İlk ortam sizi daha çalışkan, daha verimli kılarken, ikinci ortam sizi daha ileriye taşıyor. Hangisini seçerdiniz?

Eğer kibirli ve konfor alanını seven biriyseniz ikinci ortamda pohpohlanmak hoşunuza gidecektir. Bu yüzden 1. Ortam sizi çok fazla kasacaktır. Dolayısıyla ilginin sizin üzerinizden kayıp başkalarına kaymasına tahammül edemeyeceksinizdir. Bu aynı zamanda kıskançlıktır.

Ama kibrini asmış, egosunu yenmiş ve bilgiye aç biriyseniz 1. Ortam tam size göre. Çevrenizde entelektüel birikimi olan insanlar tutun. Alanı her ne olursa olsun.

Kafası boş insanları hayatınıza alıp olduğunuz yerde saymayın ve berbat bir kibre sahip olmayın.

Eğer sadece bu dediğimi yaparsanız bile hayatınızdaki olumlu değişimi muhakkak göreceksiniz. 

Benden söylemesi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?