Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kim Ulan Bu Meriç'ler?

Resim
Her şey bu aptal meriç ile başladı.  Peki kimdir bu meriç ahalisi? Devamı aşağıda ⬇️  Kadın kısmının hassas olduğu (feminist) konuları öğrenip, inanmasa bile o hassasiyetlere taraf olan, bunu yaparken de içten görünen şahıstır. Bu meriçlerle aynı ortamda olduğunuzda sizin gibi düşündüğünü bilirsiniz ama sırf kadınlardan sex beklentileri için size karşı çıkarlar. Eskittiği her dominant feminazinin kılıbığıdır bir meriç. Beklentilerini karşılar ve yeni avına doğru adım adım ilerler. Bu meriçler kaleleri her zaman içten fethederler. Şimdi diyebilirsiniz, "aaaa meriç olmak da iyiymiş laaağğnn" diye. Değil. Feminazi kitlenin aslında ne kadar cahil ve tartışmaya kapalı bir kitle olduğu düşünüldüğünde onların zaten herhangi bir cinsel eylemin nesnesi olduğunu düşünmek yersiz olur. Yani, kendine saygısı olan bir insanda cinsel eyleme ulaşabilmek için gerekli olan kamçılanmayı sağlayamaz bir feminazi. Dolayısıyla, her feminazi kendine saygısı olmayan bir meriçe

Dertleşme: Yüzeysellik Özlemi

Resim
Ülke gündemine sürekli vakıf olmak, üstüne düşünüp fikirler üretmek beni çok yormaya başladı. Normal şartlarda bu oldukça yararlı bir eylemdir ama sadece normal gündeme sahip ülkeler için.  Bu ülkede ise neyi tutsam elimde kalıyor dolayısıyla o yoğun gündem ögelerinin üstüne düşünmekten bir hayli yoruldum. Sadece siyaset ortamına da bağlamamak lazım bu durumu tabi. Bu coğrafya zor bir coğrafya. Tarihin kini de durmaksızın peşimizden geliyor, kaçışı yok. Lâkin, hadsizliğin, ahlâksızlığın, yolsuzluğun ve şerefsizliğin esaretinde kalıp işlerimizi daha da zorlaştırıyoruz. Bu esaretin müsebbibi ise siyasetçiler. Seçen de bizler. Ya da en azından ben değil. Toplumun çoğunluğunu oluşturan cahil kesim. Üstüne konuşulacak çok şey var ama yorgunum. Bu ülke yordu beni. Dolayısıyla artık yüzeyselliği arıyorum ve özlüyorum. Kıytırık bir güne "sevgililer günü" manası yükleyip sadece o anın keyfini çıkarabilecek yüzeysellikte olmak isterdim. Bu günü kutlayan insanları kınamıyoru

Boğaziçi Olayları Üzerine

Resim
Bu boğaziçi'ni ve öğrencilerini de "Liberal" olarak tanımlıyorlar ya ona fena tilt oluyorum. Eğer bu kuruma feminist, kemalist ve bonus olarak lgbt destekçisi veya üyesi nitelikleri olan bir rektör atansa, üniversite dışından bile olsa oldukça saygı görür alkışlanırdı bu durum. Bu insanların mevzuları çok başka. Başından beri söyledim. Evet, rektörlerin atanması bilim için iyi bir şey değildir. Akademisyenler arasından seçilmelidir ama bu akademisyenler ve öğrencileri ne kadar liyakat usulüne göre tercih yapacaklar tartışılır. Basit bir örnek vereceğim: Boğaziçi Üniversitesi, Robert Koleji'nin bir parçasıdır. Bu bilgiye dayanarak, doğma büyüme bir Boğaziçili olan biriyle tanıştırayım sizi. Mim Kemal Öke... Bu adam doğma büyüme Boğaziçi'li ve oldukça liyakatli biri olmasına rağmen, akademisyen olarak girdiği bu kurumda işsiz bırakıldı. Sebebi ise milliyetçi ve dini değerlerine bağlılıydı. Akademisyenlerinden tutun da öğrencilerine kadar yine aynı zihniy

Günah ve Gurur

Resim
Şeytan'ın günaha sevketme gibi kötü bir huyu vardır evet ama şeytanın belki de en güzel huyu günahkarları günahlarıyla gurur duyacak kadar amatör bir hale getirmesidir. İşlediği günahtan zevk alan amatör artık bundan gurur da duymaya başlıyor. Gizli kalacağını düşündüğü her şeyi artık kendi diliyle ifşa ediyor. Bunu toplumun her kesiminde görebilirsiniz. Sigara, alkol kullanıp adam olduğunu zanneden mi dersin, birlikte olduğu kadınları her yerde anlatan mı dersin. Ne ararsan var, sürüsüne bereket. Bu amatörler bunlardan zevk alıp, gurur duyuyorlar ama hayatları da aynı ölçüde zindana dönüyor, lakin çoğu farkına bile varmıyor. İlk önce yaşadıkları toplum tarafından gözden düşüyorlar. İnsanlar yüzüne gülse de artık bu kişiye günahlarının yüklediği şaibeden dolayı güvenmiyorlar, arkasından konuşuyorlar. Makamı, mevkisi, parası yoksa günden güne gözlerden düşüyor ve gün geliyor gurur duyduğu şeyleri anlattığı kişilerden bile tek bir yardım bile göremiyorlar. Tabi, bun