Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?

Bu Dilan Polat hikayesinin altında yatan aslında büyük bir Türkiye gerçeği var. Detaylarına inmek gerekirse;



Türkiye 21 Kasım 2021'de, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele önlemlerinin yetersiz olduğu sonucuna varıldığı için Mali ve Ürdün ile birlikte küresel kara para aklama ve terör finansmanı gözlemcisi FATF tarafından “gri listeye” alındı. Jamaika, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Panama, Suriye, Uganda, Yemen ,Zimbabve ise diğer ülkeleri oluşturmaktadır. Siyasilerin bizi görmek istediği konumlandırdığı lokasyon tam olarak burası :)

Peki Nedir Bu Gri Liste?

FATF 2000 yılında bu yana terörizm finansmanı ve kara para aklamaya karşı FATF blacklist ülkelerini yayınlar. Şu anda sadece Kuzey Kore ve İran bu listededir. Ancak bunun yanında bir de riskli gözlem altında ülkeler listesi vardır. Bu listeye de Gri Liste adı verilmektedir. OECD ve Avrupa Birliğinin her ne kadar ayrı gözlem listeleri olsa da FATF'ın yayın ve raporlamaları dikkate alınmaktadır.

Çoğu devletlerde kara para aklamayla ilgili mücadele mevzuatı vardır. Kara para aklama genellikle Ceza kanunu’nda ayrı bir suç olmakla beraber Avrupa Birliği gibi kuruluşlar kendi regülasyonlarını oluşturmaktalardır.

Gri liste, bir ülkenin uluslararası kredilere sınırlı erişimi olduğu anlamına gelir. Spesifik olarak, “ülkenin belirlenen stratejik eksiklikleri kararlaştırılan zaman dilimleri içinde hızlı bir şekilde çözmeyi taahhüt ettiği ve ekstra kontrollere tabi olduğu” anlamına gelir. 

Gri Liste’ye dahil olmak, bir yargı bölgesinin kara para aklamayı ve terörün finansmanını önlemeye yönelik politikalarında tespit edilen “stratejik eksiklikleri” ifade ediyor. IMF gibi kuruluşlarda bu listeyi dikkate alıyorlar.

Daha önce 2011’de gri listeye giren Türkiye 2014 yılında çıkmayı başarmıştı. Girmemek için pek çok önlem alınsa da 2021 yılında yeniden girdi.

FATF Türkiye’nin gri listeye alınmasının sebepleri:

•Ciddi denetim konularının ele alınmaması,
•IŞİD ve El Kaide gibi BM tarafından belirlenen terör örgütleriyle yeterli mücadele verilmemesi,
•Kara para aklama davaları ve terörün finansmanı kovuşturmalarının Türkiye’nin ana odak noktası olmaması.

Tüm bu sebeplerden dolayı Türkiye bu listeye girmiş oldu. Ayrıca yenilenen varlık barışının da bu listeye girmede etkili olduğu iddia ediliyor. Varlık barışı, çeşitli nedenlerle yurt dışına veya yurt içinde sistem dışına çıkarılan para, altın, döviz, taşınmaz (sadece yurtiçi), menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının vergisiz veya düşük oranlı bir vergi alınarak Türkiye’ye geri getirilmesini veya sisteme dahil edilmesini sağlamaktaydı.

Bir ülkenin gri listede bulunması, yabancı yatırımcının güveninin azalması anlamına gelmekle birlikte ülkeye sıcak para akışının azalmasına da neden oluyor. Bu sebeple Türk lirasının değer kaybına da neden olmaktadır. Sıcak paradaki bu azalma bir ülkenin GSYH ‘sının yüzde 3’ü oranında gerçekleşiyor, benzer bir azalma doğrudan yabancı yatırım oranında da gerçekleşiyor. 

Şirketler açısından ülkenin gri listede bulunması güven kaybına sebep olabilir. Çünkü, Ekonomik yaptırımlar olabilir, ekonomik boykotlar olabilir. En hafifinden, uluslararası kredi bulmak bile artık daha da zor. Yalnız hükümet için değil, belediyeler ve özel sektör için de kredi bulmak daha maliyetli ve daha zorlu. Dolayısıyla, milyonlarca insan bu yeni durumdan etkilenmektedir.

2020 - 2023 yılları arası bu işin top noktalarına ulaştığı dönemler. Yani bu dönemlerde sebepsizce zenginleşen birçok kişinin geliri kara para aklama yöntemiyle elde edilmekteydi. Tabi bu noktada seçim ile birlikte gelen kabine değişikliği bu işin ortaya çıkmasını sağladı.


Mehmet Şimşek akıllı bir adam. Türkiye'de eğer gerçek manada bir ekonomi sisteminden bahsedecek olursak bunun kara paranın aklanmasıyla olmayacağını o da biliyor.  Dolayısıyla, iç işleri bakanlığıyla koordineli bir şekilde bu işin üzerine gittiği çok açık.

Mehmet Şimşek bu konuda önemli bir aktör. Çünkü, daha önce 2011 yılında yeniden gri listeye giren Türkiye, yapılan düzenlemelerin ardından dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek zamanında 2014 yılında listeden çıkarılmıştı.

Buna rağmen yaşanan pandemi, döviz krizi, kuzeyde yaşanan savaşlar, liyakatsiz ve kötü ekonomi yönetimi ve seçim telaşı bu konunun ötelenmesine neden oldu ve Türkiye 2021 yılında yeniden gri listeye alınan ülkelerden biri oldu.



Süleyman Soylu'nun her suça başlamış kişiyle mutlaka bir buluşması olması da hiç şaşırtıcı değil. Zira kara para aklama, dolayısıyla mali suçlar en başta bir ülkenin karar alıcılarının kalkanı altında gerçekleştirilebilir. Karşılığında kim ne aldı kim ne verdi bunu biz bilemeyiz.

Bilebilecek olanlar da siyasi kaygılardan dolayı bu işin üzerine gitmeyeceği açık. Basiretsiz muhalefetin ise bu konuda herhangi bir baskısı yok. Belki de nemalananlardan biri de onlardır. Kim bilir...

Velhasıl, Dilan Polat bu işin sadece görünen yüzü. Nedeni ise görgüsüzlüğünün ve servet teşhirciliğinin toplumun nazarında büyük bir yer tutmuş olması. Dolayısıyla toplumda bir hassasiyet yaratmış aptal bir kadını içeri tıkarak devlet, bu işe bulaşan herkese bir mesaj veriyor.

Kimi için bu mesaj "Türkiye artık at koşturabildiğin bir ülke değil" olsa da kimi için ise "saklayabildiklerini sakla, yeni işlere girişme, dikkat çekme" olduğu da açık.

Toplumda hassasiyet oluşturmuş kara para aklayan görgüsüzler içeri alındı, peki diğerleri?

Kara para aklayarak servet edinecek kadar kahpe ama servetini teşhir etmeyecek kadar akıllı olanlar? Onlar çoktan kervanını yürütmüştür ve pisliğin kendilerine bulaşmaması için elbette birilerine bir yerlerde sus payını ödüyordur.

Sonuç olarak: Dilan Polat bir vatanseverdir, Neden mi?

Türkiye artık emeğimizle bir yerlere gelebileceğimiz bir ülke olmaktan çıktı. İçimizde en dindar ve en vatansever olduğunu söyleyenler muhakkak en çok suça bulaşmış olanlardan. Ekmek üzerine yemin eden hırsızların palazlandığı bir dönem bu dönem. Artık din ve vatan bir suçlunun suç ispatı niteliğinde. Böyle bir ülkeyi de yalnızca Dilan Polat gibileri severdi zaten. 

Burada ders çıkarmamız gereken bazı şeyler var. Din ve vatan bizim hassas noktamız ve bu hassas noktayı kullanarak yapamayacakları kötülük yok.

O yüzden bizim insan olarak kriterimiz dürüstlük ve adalet olmalıdır. Bir yerde kim vatan ve din çığırtkanlığı yapıyorsa orada bir sorun var demektir. Ve yangın var diye bağıran kundakçının ta kendisidir.

Bu ülkede Dilan Polat'lar da bunların önünü açan siyasiler de bitmeyecek.

Bunu bilerek, bunun üzerine giderek yaşamamız gerekiyor. Kimsenin sizi kandırmasına izin vermeyin zira;

Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü