Siyaset Üzerine: Apolitizm

“Siyaset; insanları, kendilerini ilgilendiren konularla haşır neşir olmaktan alıkoyma sanatıdır.”

Paul VALERY

Apolitik insan kavramı genellikle “siyasetle uğraşmayan, siyasi görüşü olmayan” anlamı ile kullanılır. Bu kavrama bu anlamın verilmesinde bir sorun yoktur, verilebilir, ama “siyasi görüşü olmayan insan ve siyasetle uğraşmayan insan” modeli, birlikte yaşamak zorunda olan insan için uygulanabilir bir model midir, kendini temsil edebilecek bir siyasi parti – kişi bulamayan bir insan apolitik midir, tartışılması gereken konulardır.

İnsan doğası gereği politik bir hayvandır.

Aristoteles

İnsanlar, günden güne artmış ve gelecekte azalacak olan nüfusları ile, teorik olarak birlikte yaşamak zorunda olan bir türdür. “Sürüden ayrılanı kurt kapar” hamaset ile söylenen bir söz olmadığı gibi, bu sözün kuzuları, koyunları içeren hayvan grubu için mi yoksa insanlar için mi söylendiği bilinmeyedursun biz yine de insanların biyolojik olarak bir hayvan sınıfında olduğu gerçeğini unutmayalım. Peki, insan türünün her bir üyesi birbirine bu kadar sıkıca bağlı ise, hayvanlardan daha kompleks bir şekilde iş bölümü yapıp bir düzen kurma veya bir düzeni yıkma için örgütlenebilmelerini sağlayan şey nedir? İnsanları hayvanlardan ayıran zihin kullanma yetilerinin getirisi olan Siyaset… Evet, siyaset toplumdaki iş bölümünü düzenleyen bir sanattır. Eğer bir insan toplumdan soyutlanmış bir şekilde yaşayabileceğini düşünüyorsa siyasetten uzak durabilir ve bu iş bölümünün bir parçası olmayabilir ama yediğiniz yiyeceklerden, sevgilinize aldığınız hediyelere kadar her şey bu iş bölümün eseridir. Birbiriyle sıkıca ilişkilendirilmiş sistematik bir iş bölümü zincirinin içinde bir insanın bulunmaması, o insanın yaşamını sürdürebilmesine kafî gelip gelmeyeceğinin yanıtı, kesin olarak “hayır” olacaktır. Yani, söylenebilir ki; siyasetten yoksun kalmış kişi, iş bölümünde herhangi bir pay - söz sahibi olamayacağı gibi kendine biçilen rolleri oynamaya mahkum kalacaktır ve sistemin içindeki bir çivi, bir dişli, bir harç, bir kral veya bir soytarı olarak kendini kaderin ellerine bırakacaktır.

Bütün bu gerçekleri bir kenara bırakıp “oy vermeye giderim veya gitmem, başka bir şeyle de ilgilenmem. Ülkeyi ben mi kurtaracağım sanki” tavrına sahip olan çok sayıda insanın olduğu da bir gerçektir. Kendilerine biçilen rollerden memnun olup olmadıkları bir muammadır ama genel tavırları itibariyle düşünmeden, sorgulamadan yaşıyormuş gibi yaşamaları, insanın kendine yapabileceği en büyük düşmanlıklardan biridir. Çünkü, bir toplum içinde yaşayan bir bireyin, toplumdaki rolüne kendi karar vermemesi veya bu karar süreci olan siyaseti gereksiz görmesi akılla açıklanabilecek durumlar değildir ve bu kişinin yaşayışı bir "Ot" dan farksızdır. 

Bütün bunlara ek olarak, insanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliklerden biri, bir akıla sahip olmasıyken, bir siyasi düşenceye tam anlamıyla aidiyet beslememeleri saygıyla karşılanabilir fakat siyaset, tarih ya da gündem hakkında kendince hiç yorumlarının olmaması anlayışla karşılanacak bir durum değildir, zira insan düşünen varlıktır, bir önceki paragrafta belirtildiği gibi “Ot” değildir veya olmamalıdır. 

Politikayla ilgilenmek güzeldir. Gelişmiş ülkelerde gençlerin politikayla ilgilenmesini isterler. Çünkü, demokrasinin özünde vatandaşların siyasete katılımı vardır, bu yüzden siyasetle en çok uğraşan, seçime katılımın yüksek olduğu ülkeler en demokratik ülkeler olarak varsayılır. Ülkemizde siyasetle ilgilenmeyenlerin sayısı artmakta olmasına rağmen, ilgilenenlere oranla sayısı oldukça azdır. Fakat bu ülkemizin demokratik olduğundan değil, vatandaşlarımızın partizan olmalarından kaynaklanır ve bu da anti - demokratik bir vatandaş kitlesi örneğidir, apolitik duruşların türemesi için gerekli şartlar tam olarak bu ortamda mevcuttur. Siyasi görüşü particilik odaklı görmek, siyaseti makro düzeyden alıp mikro düzeye indirgemek apolitizmin doğuş noktasıdır. Oysa ki, siyaset veya siyasi görüşten kasıt her hangi bir partiye ya da ideolojiye, sempati duymak ya da mensubu olmak değil, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilecek seviyede etrafında olup bitenleri anlamak demektir. Siyaset demek yaşam demektir ve her türlü hak, hukuk, ekonomi, özgürlük gibi konulara bağlıdır. Her ortamda öcüymüş gibi bahsedilen siyaset kavramı, ucuz ve kahve ağzı politik söylemlerdir ve bu Türkiye için genel bir problemdir. Çünkü, siyaset Türkiye’de yıllarca o kadar boş bir mesele gibi gösterildi ki, yaşadığımız tüm kötü muameleler, bu işi gerçekten aklı başında, eğitimli, kültürlü insanların değil de, halk diliyle parası olan barzoların yapmasına sebep oldu. Olması gerekenler olmadığında ele ayağa düşen siyaset, toplumun kaderini iki lafı bir araya getiremeyenlerin dudakları arasına atıyor ve toplumsal bir çöküşe sebep oluyor.

Mevcut Siyasi Örgütlerin Temsil Edemediği İnsan

50 kişinin katıldığı, 1 kişinin yanlışlıkla Evet’e bastığını belirttiği, yaş grubunu genç jenerasyonun oluşturduğu bir sosyal medya anketi…

Bu insanda bulunabilecek özellikleri şu şekilde listeleyebiliriz:

  • İstediği tarz siyaset ile karşılaşamayıp, belli bir tarafı özellikle tutmaz.
  • Kendine yakın bir siyasi örgüt bulamaz.
  • Belli bir yaşı geçip hiçbirinin diğerinden bir farkı olmadığını anlamıştır.
  • Her köşe başında kahvehane ağızlı siyaset bilim uzmanı bulunduğu için "lanet olsun" deyip hiç bir siyasi oluşumu desteklememe kararı almış olma ihtimali yüksektir.
  • Aptallara ve partizanlara derdini anlatmaya çalışmaktan yorulduğu için, siyasi muhabbetlere dahil olmak istemiyordur.

Türkiye oy kullanma davranışı açısından oldukça derinlemesine incelenmesi gereken bir ülke olduğunu yukarıdaki anket açıkça göstermektedir. Çünkü yukarıdaki anket toplumun tümüne uygulandığında karşımıza çıkacak sonuç “evet” için oldukça yüksek olacaktır ve bu oyu verenlerin neredeyse tamamını 50 yaş altı seçmenler oluşturacaktır. Bu ankete ‘evet’ oyu verenlerin, kendilerini temsil edecek bir parti bulamadıkları halde neden hala oy kullandıkları üstüne düşünülmesi gereken başka bir oy davranışıdır. Kimi iktidarın alternatifinin olmadığından şikayet eder, kimi iktidara nefretinden dolayı muhalefete oy verdiğini söyler, kısacası rasyonel hiçbir durum söz konusu değildir ve bu tamamı ile anti-demokratik bir davranıştır. Çünkü seçmemek de bir seçimdir ve apolitik duruş da bir siyasi görüştür. Eğer bir kişi mevcut siyasi partilerden hoşnut değil ise seçme hakkını değil seçmeme hakkını kullanmalıdır. Bu Jose Saramago’nun Görmek adlı kitabında gösterildiği gibi meclisteki tüm şahsiyetlerden desteğini çeken bir halk, meclisin meşruluğunu elinden aldığı manasına gelir. Bu ise meclisteki tüm siyasilerin meclisten çekilip yerine yenilerinin gelebilmesi için bir fırsat doğurmaktadır. Seçmeme hakkının altında taşıdığı rasyonel gerçeklik tam olarak budur.

Siyasi partilerin temsil edemediği insan modeli apolitik olarak anılsa da veya kendini apolitik olarak nitelendirse de yukarıda tanımını yaptığımız gibi aslında apolitik değildir. Siyasetle ilgilenir, sunulan rolleri eleştirir, düşünüp sorgular, gerekirse baş kaldırma eğilimine girer. Kavram eksikliği yüzünden bu insanlara apolitik diyerek itibarsızlaştırmak, mutlaka bir partiye oy vermeleri gerektiğini savunmak, “taraf olmayan bertaraf olur” önerisini sunmak, içinde bulunduğumuz dar boğazın açık bir resmidir. Çünkü bu insanların unutmaması gereken nokta tarafsızlığın da bir taraf olduğu, seçmeme davranışının da bir seçim olduğudur. Benim de içinde bulunduğum bu siyasi görüşe sahip insanların demokratik davranışı, yeni adayları dinleyip uygunsa desteklemek, eğer hepsinin aynı rezillikte olduğunu düşünüyorsa da hiçbirini desteklememek üzerinedir. Aksi halde memnuniyetsiz bir şekilde sistemin biçtiği rollere katlanmaya devam edecek ve apolitiklerin umursamazlıklarını taşımadıkları için sürekli içinde bulunduğu durumdan şikayet edeceklerdir.

SONUÇ

  • Apolitik insan, siyasetle uğraşmayan, siyasi görüşü olmayan insandır.
  • Siyaset toplumdaki iş bölümünü düzenleyen bir sanattır.
  • Toplumsal sistemin uyguladığı iş bölümüne muhtaç olan insan, aynı zamanda bu iş bölümünü düzenleyen siyaset bilimi ile de ilgilenmek zorundadır.
  • Toplum içinde yaşayan bir bireyin, toplumdaki rolüne kendi karar vermemesi veya bu karar süreci olan siyaseti gereksiz görmesi İnsan kavramına ve rasyonel düşünceye aykırıdır.
  • Bir kişinin, bir siyasi düşenceye tam anlamıyla aidiyet beslememesi saygıyla karşılanabilir fakat siyaset, tarih ya da gündem hakkında hiç yorum yapamaması anlayışla karşılanmaması gereken bir cehalet göstergesidir. Çünkü, insan düşünen bir varlıktır.
  • Demokrasinin özünde vatandaşların siyasete katılımı söz konusu olduğu için, akılcı düşünceyle, partizanlık yapılmadan siyasete katılmak olması gereken durumdur.
  • Türkiye’de sandığa çok fazla insanın gidiyor olması, Türkiye’nin demokratik olduğundan değil, vatandaşların partizan olmalarından kaynaklanmaktadır.
  • Siyasi görüşü particilik odaklı görmek, siyaseti makro düzeyden alıp mikro düzeye indirgemek yanlıştır ve bu durum apolitizmin doğuş noktasıdır.
  • Siyaset okuryazarlığına veya siyasi görüşe sahip olmak, her hangi bir partiye ya da ideolojiye, sempati duymak ya da mensubu olmak değil, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilecek seviyede etrafında olup bitenleri anlamak demektir.
  • Siyaset her türlü hak, hukuk, ekonomi, özgürlük gibi konuları içerdiği için önemlidir ve özellikle akıllı, eğitimli insanların ilgilenmesi gereklidir.
  • Akıllı, entelektüel, duyarlı, lider ruhlu ve eğitimli insanların siyasete katılması bizi toplumsal çöküşten kurtarabilecek yegâne çaredir.
  • 50 yaş altı seçmenlerin çoğu mevcut siyasi partilerin temsil edemediği insan statüsündedir ve bu Türkiye için yeni bir siyasi hareket ihtiyacının olduğunu göstermektedir.
  • Yaş aralığı dikkate alındığında, yeni siyasi hareketin oy alabilmesi için Dünya gerçekleriyle uyumlu, çağdaş ve özgürlükçü bir hareket konumunda olması gerektiği gözükmektedir.
  • Seçmemek de bir seçimdir ve apolitik duruş da bir siyasi görüştür.
  • Seçmeme hakkını kullanan halk çoğunluğu, meclisteki tüm siyasilerden desteğini çeker ve meclisin meşruluğunu elinden alır. Seçmeme hakkının kullanımı, meclisteki tüm siyasilerin meclisten çekilip yerine yenilerinin gelebilmesi için fırsat doğurmaktadır.
  • Siyasi partilerin temsil edemediği insan kısaca apolitik değildir ve oy davranışını demokratik bir davranış haline getirmek için ya oy vermemelidir ya da yeni oluşumları desteklemelidir.

Çağatay Çağlayan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed Temporal Lob Epilepsi Hastası mıydı?

Mütevazi Bir Cuma Duası

Büyükşehir Belediyelerinin Hukuki Statüsü