Kayıtlar

Dünyaya Yön Veren En Etkin 100 Türk

Resim
🌍 Dünyaya Yön Veren En Etkin 100 Türk 1. Mete Han 2. Atilla 3. Cengiz Han 4. Bilge Kağan 5. Kül Tigin 6. Alparslan 7. Fatih Sultan Mehmet 8. Timur 9. Kanuni Sultan Süleyman 10. Yavuz Sultan Selim 11. Mustafa Kemal Atatürk 12. Osman Gazi 13. Tuğrul Bey 14. Çağatay Han 15. Babür Şah 16. Berke Han 17. I. Murad 18. I. Alaeddin Keykubad 19. Gazneli Mahmud 20. II. Murad 21. Nizamülmülk 22. Baybars 23. Sokollu Mehmet Paşa 24. Köprülü Mehmed Paşa 25. II. Abdülhamid 26. Kazım Karabekir 27. İsmet İnönü 28. Fevzi Çakmak 29. Enver Paşa 30. Barbaros Hayreddin Paşa 31. İbn Sina 32. Farabi 33. Harezmi 34. Biruni 35. Kaşgarlı Mahmud 36. Yusuf Has Hacip 37. Ahmet Yesevi 38. Hacı Bektaş-ı Veli 39. Ali Kuşçu 40. Uluğ Bey 41. Cahit Arf 42. Aziz Sancar 43. Gazi Yaşargil 44. Celal Şengör 45. Engin Arık 46. Takiyüddin 47. Kadızade-i Rumi 48. Akşemseddin 49. Piri Reis 50. Katip Çelebi 51. Evliya Çelebi 52. Ahi Evran 53. Ahmed Cevdet Paşa 54. Şeyh Edebali 55. Namık Kemal 56. Ziya Gökalp 57...

Bilge ve Kutalmış - Bharalya Üzerine

Resim
Kutalmış: S en hiç Bharalya’yı gördün mü? Bilge : Adını duydum, ama orayı gören kimse sağlıklı bir şekilde dönemezmiş derler. Kutalmış : Ah, işte tam da bu yüzden soruyorum. Bharalya, yeryüzünün öyle bir yeridir ki, Tanrılar bile onu yaratırken yüzlerini başka yöne çevirmiştir. Orası, aklın susup kaderin küfrettiği bir çukurdur; kimilerinin "medeniyet" dediği, ama aslında sefaletin kisvesine büründüğü bir dünya arka kapısıdır. Bilge:  Bu ifade hem kaba hem de genelleyici olduğu için sağlıklı bir bakış açısı değil. Bharalya, çok eski bir medeniyet, büyük bir kültürel çeşitliliğe ve hızla büyüyen bir ekonomiye sahip bir ülke. Evet, bazı sosyal, ekonomik ya da altyapı sorunları olabilir ama bu tür ifadeler o ülkenin tamamını ve halkını küçümsemek olur. Eleştirilecek şeyler elbette olabilir ama bunu daha yapıcı bir şekilde dile getirmek her zaman daha etkili olmaz mı? Kutalmış:  Söyle bana, Bilge, bir ülke düşün: sokakları lağım kokar, ekmeği yemeden önce dua değil, tahlil ger...

Mütevazi Bir Cuma Duası

Resim
Allah'ım topraklarımızdan gaz, petrol fışkırt, derinlerden uranyum gönder bize. Benzin, elektrik sudan ucuz olsun. Kentsel dönüşümü tamamlayalım, sanayilerimizi büyük şehirlerin dışına taşıyalım. İstanbul'un nüfusu 5 milyona düşsün. Herkes 3+1 evlerde yaşasın, Güneş görmeyen hiçbir dairemiz olmasın, bodrum katlarını yalnızca çocuklarımızın ağaçlı ve güvenli yollarımızda sürüp eskittiği bisikletlerini koymak için kullanalım. Her evin en az 2 4×4 araba koyabileceği otoparkı olsun. Memleketimizin heryerine duble yollar yapalım. 81 ilin tamamını arabalarımızla gezip görelim, toplu taşımaya ihtiyaç kalmasın, trafik derdini tamamen çözmüş olalım. Çarpık kentleşmenin içine sıçıp tüm çirkinlikleri yakıp yıkalım, yerine ağaç dikelim, estetik değeri olan güzel binalar yapalım. Tüm dilencileri toplayalım, hepsine bir iş verelim, buna rağmen dilenmeye devam ederse onu o zaman düşünelim. Memlekette tek bir başıboş köpek kalmasın hepsini sahiplendirelim ya da ebedi istirahate uğu...

Dilan Polat Bir Vatanseverdir, Neden mi?

Resim
Bu Dilan Polat hikayesinin altında yatan aslında büyük bir Türkiye gerçeği var. Detaylarına inmek gerekirse; Türkiye 21 Kasım 2021'de, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele önlemlerinin yetersiz olduğu sonucuna varıldığı için Mali ve Ürdün ile birlikte küresel kara para aklama ve terör finansmanı gözlemcisi FATF tarafından “gri listeye” alındı. Jamaika, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Panama, Suriye, Uganda, Yemen ,Zimbabve ise diğer ülkeleri oluşturmaktadır. Siyasilerin bizi görmek istediği konumlandırdığı lokasyon tam olarak burası :) Peki Nedir Bu Gri Liste? FATF 2000 yılında bu yana terörizm finansmanı ve kara para aklamaya karşı FATF blacklist ülkelerini yayınlar. Şu anda sadece Kuzey Kore ve İran bu listededir. Ancak bunun yanında bir de riskli gözlem altında ülkeler listesi vardır. Bu listeye de Gri Liste adı verilmektedir. OECD ve Avrupa Birliğinin her ne kadar ayrı gözlem listeleri olsa da FATF'ın yayın ve raporlamaları dikkate alınmaktadır. Çoğu...

Dertleşme: Deveyi Güdemeyenler

Resim
Kendime inancım tam. Hayatıma karşı oldukça motive ve istekliyim. Hayallerim, planlarım var. Mutlu olmak için de çok sebebim var. Lakin yanlış bir şeyler var. Kafamı yastığa koyduğumda zihnimde beliren engellerin hiçbiri mikro düzeyde değil. Makro düzeyde. Yaşadığım coğrafyanın kendine has zorlukları var. Zorluklar var olsa da çözümsüz değiller. Fakat, ülkenin politikacılarının basiretsizliği ve liyakatsizliği bu çözümlere ulaşmaya en büyük engel. Hatta çözümler üretmek bir kenara dursun, problemleri büyütmek için çalışıyorlar gibi. Politikacıları problemlerin problem olduğuna bile ikna edemiyoruz. Deprem diyoruz, sorumluluk al diyoruz. Onlar asrın felaketi diyorlar. Yani "bizim dışımızda kim olsa bu böyle olacaktı, bu felaket çok büyük, bizim sorumluluğumuz yok" diyorlar. Ekonomik krizdeyiz ve bu krizi siz büyütüyorsunuz diyoruz, onlar "olur mu canım Dünya'da da kriz var, hatta onlar daha kötüler" diyorlar. E tabi onlar da biliyor kimse de yurtdışın...

Mutluluk Üzerine: Sosyal Medya Lümpenleri

Resim
Sosyal medyada genelde düşüncelerimi paylaşmayı daha değerli buluyorum. Öyle itibar edilen görüşler sunan Sokrates falan olduğumdan da değil. Zaten her fikir destekçi bulabildiği gibi muhalifini de bulur. Lakin mesele o değil. Mesele anlaşılmak istiyor olmam. Her insan gibi ben de kendi zihnimdeki ütopyada yaşıyorum. Bu ütopyaya uymayan tüm çarpıklıkların sancısını ise konuşarak, paylasarak azaltma yoluna gidiyor(d)um. Sonradan fikirlerimi de kendime saklamaya başladım. Zira herkesin yaşamı zor. İnsanlar bir de para verdikleri şu internete girdiklerinde benim leblebi kafalı kılıçdarın adaylığı ile ilgili görüşlerimi bilseler ne bilmeseler ne. Bir story atarsın, 3 kisi itibar eder 5 kisi itibar eder. Geri kalanı için sadece zaman kaybısın.  Dediğim gibi insanların hayati zaten zor. Bir de telefona her girdiklerinde siyasi, felsefi konularin insanların karşısına çıkmasına gerek yok. Gezilen görülen yerlerin fotoğrafları, bir iki bebek videoları, müzik paylaşımları... Sosy...

Teknolojik Gelişme, İstihdam ve Beklentiler

Resim
Yapay zekanın, robotların yaygınlaşmasının dünyada çalışma saatlerini düşüreceğini söylemek için erken. Zira geçmişte de makineler sanayide yaygınlaştığında herkes daha az çalışacağını zannediyordu. Makinelerin yaygınlaşması üretimi artırdığı gibi insanların çok daha fazla çalışmasına neden oldu. Sermaye sahibi artık malını çok daha ucuza çok daha fazla ülkeye ve tüketiciye ulaştırdı makineler sayesinde ama işçi için hiçbir şey değişmedi. Bu fikre dayanarak sanayide robotlaşmanın çalışma saatlerini düşürmeyeceği fikrine kapılsam da hesaba katmamız gereken başka faktörler de var. O da globalleşmenin ve doğal kaynakların sınırı. Tabi bir de iklim krizi söz konusu. Bu 3 faktör üretim araçlarını hangi noktaya götüreceği bilinmez. Fakat nüfus azalmaya başladığında, doğal kaynaklar artık yetersiz kaldığında, globalleşmeyle yeni pazarlar açılmadığında üretim artmayacaktır. İşte o zaman regülasyonları göreceğiz. Devletler seve seve istihdamı paylaştıracak, çalışma saatlerini ve gün...

Çalışma Saatleri ve İstihdam

Resim
"Ey tembellik, uzun süren sefilliğimize acı! Ey sanatların ve soylu erdemlerin anası tembellik, insan kaygılarına merhem ol! " Tembellik Hakkı, Paul Lafargue Bugün İşçi Partisi Erkan Baş'ın bir videosunu gördüm. İşsizliği düşürmek için şöyle bir öneri getirdi: "İnsanlar 12 - 14 saat çalışıyor, 6 saatten fazla çalışmayı yasaklarsanız istihdam 2 katına çıkar" dedi. Bir liberal olarak söyleyebilirim ki dediği çok da yanlış değil. Hatta hiç değil. Sadece eksik. Türkiye'de çalışma saatleri çok yüksek ve koşullar ağır. Kronik enflasyon problemi çözülüp %2, %5 gibi bir noktaya geldiğinde verilebilecek en doğru karar çalışma saatlerini düşürmektir ve istihdamı paylaştırmaktır. Bir insan maksimum 4 gün ve maksimum 6 ya da 7 saat çalışmalıdır. Bu hayalperestlik veya romantiklik değil olması gerekendir. İnsancıl koşullar sağlamak ne liberalizmi ne kapitalizmi eksiltmez. Sosyalizmi de getirmez. Hatta verimliliği, üretimi ve tüketimi artırır. İnsanlar mutsuz ...

İlişkiler Üzerine: Değer Yüklemesi

Resim
"Fitnat Hanım Talat Bey'e darılmamıştı. İnsan hiç kendi ruhuna darılır mıydı?" - Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemseddin Sami 23 yaşımın arifesinde ilişkiler ile ilgili vardığım tek nokta aşk diye bir şeyin olmadığıdır. Kapımdan hiç geçmiyor oluşu aşk denen mevzunun yokluğuna delalet etmiyor elbette ama şu noktada iki insanın birbirine aşık olabileceğine dair inancımı kaybettim. Bu öyle bir durum ki insanın kendi geçmişini sorgulamasına da yol açıyor. Zamanında yaşadığımı sandığım o "aşk" ilişkilerine de yabancılaştım. Bakarken içimin eridiği o kişiye bakarken aslında o kişiyi, o konuma, kendi içimde, benim getirdiğimi fark ettim. İçimin eridiği o kişinin sureti artık zihnimde her belirdiğinde içimde hiçbir yaprağın hareket bile etmiyor oluşu bazı şeylerin değiştiğini gösteriyor. Değişen ben miydim o muydu? Ben aynı benim. O da hala o. Değişen ona karşı olan tavrımdı. İnsan sever, sevmeye devam eder, sonra sevmez olur. Aradığı ruhun yapboz parçalarını k...

Ekonomide Şahlanma Var!

Resim
Allah reisten razı olsun ülke her geçen gün çağ atlıyor. Her gün ihracat rekorları kırarak müslüman ve türk dünyasının önderi olmaya devam ediyoruz. Reis Amerika'ya, Avrupa'ya meydan okuyarak, o dik duruşuyla ekonomide o büyük şahlanışın önderi olmaya devam ediyor. Kalkmışlar bazı vatan ha(y)inleri yok dolar 10 lira olmuş yok 15 lira olmuş yok 20 olacakmış diye yaygara koparıyorlar. Kardeşim görmüyor musun şu 20 senede yapılanları? 20 sene önce tüp, yağ kuyrukları yok muydu? O zamanlar iha - siha yapabiliyor muyduk? Kim istemiyor iha - siha'yı? Pkk, pyd, lpg, Abd, Ab, Rusya, İran, feto? Türkiye bugün kalksın desin ki doğuda bir kürdistan kurulmasına izin veriyorum, Libya'dan çıkiyorum, Kıbrıs'ı rumlara veriyorum... Dolar hemen 1 liraya düşerdi. Ama Hemen he. Böyle tl dolar düğmesi var ona basıyorlar, şakkadanak düşüyor. Siz reise güvenin kardeşim. Bakmayın öyle Kılıçlar Kemaloğlu'nun, Akmeral Şener'in laflarına. Ülkede her gecen gün ihracatımız a...

Enflasyon Miktarında Faiz

Resim
Yine dünya ve ahiret arasında kaldık bu konuyla. İnançla örülü vicdani yük o kadar zorluyor ki insanı, aklın söylediği meleğin gönlünü mü kırar, şeytanı melek gibi mi gösterir düşünmeden edemiyorsun. Meleğin gönlünü kırmaktan da haddini aşan şeytana haddinden fazla değer vermiş olmaktan da korkuyorsun. Gelelim günümüzün meleklerine ve şeytanlarına. Halifelerine ve sultanlarına... Hz. Ömer ve Selman-ı Farisi arasında şu konuşma geçer: - Ben halife miyim, yoksa sultan mı ? - Eğer sen, Müslümanların malından bir dirhem dahi olsa, kanunsuz olarak (hakkın olmadığı halde) alırsan ve bunu da keyfin için harcarsan o zaman sultansın; değilse halifesin.  Bu sözler Ömer'i ağlattı. Bir gün Ömer dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki ben halife miyim, sultan mıyım bilemiyorum. Eğer sultansam vay halime." (İbn-i Sa'd, a.g.e., Iv/113.) Günümüzün karar vericileri gerçeklerden uzak, ideolojik körlük ile aldığı kararlarla veya kirli çıkar hesaplarıyla bir "Sultan" olduklarını ...

İnançlar Üzerine

Resim
Dini konularda yoğun kafa karışıklığı olanlar (ki bu normal) genelde 3 yolu tercih ediyor.  1-) Her şeyi sarıklılardan duyduğu gibi kabul edip gerektiğinde radikal oluyorlar. 2-) Modernist görüşleri kabul edip ılıman müslüman oluyorlar. 3-) Deizme yakın tarihselci oluyorlar. 1. Grup gerçekten samimi. Hiç lafı dolandırmadan direkt olarak söylenildiği gibi kabul ediyorlar, sorgulamıyorlar.  Örnek olarak, cariyelerle ilgili ayete bakalım. Olası bir savaş durumunda radikal bir müslüman erkek (evli bile olsa) savaş esiri cariyeleri istediği kadar alır. Ayetin tahlilini yapabilecek ilme sahip değilim. Bilenler konuşur üstüne bu konunun tabi ama söz konusu kişiler evli bile olsa edindikleri cariyeleriyle nikah gerekmeksizin cinsel ilişki yaşayabilirler. Bunu helal saymaktadırlar. Eğer ahlaki yapınız bunu kaldırabilecek boyutta değilse 2. şıkkı denersiniz. Modernist yaklaşımlar... Modernistler "hayır öyle değil, nikah şarttır ve rıza olmalıdır" derler. Hangi ayete...

Evaluation of Public Health Practices in Terms of Right to Health and Human Rights

Resim
States long ago were managed in autocratic and repressive ways. Throughout history, various totalitarian tyrants first restricted the rights of their own people and then turned towards the lives of people living in other dormitories. It is argued why the dictators in question applied these practices and why they become a subject of the bloody pages of history, but there is only one truth that should not change. This fact is that everyone has the right to live freely (Dayton, et al., 2019). This fact has been better understood after facing the bloody consequences of World War II. Although the concept of human rights is based on Magna Carta, the Universal Declaration of Human Rights, which is the subject of this article, was published in 1948. The United Nations Human Rights Commission drafted the declaration in June 1948 and, with several changes, it was adopted as 30 articles after the UN General Assembly meeting in Paris on 10 December 1948. II. World War after, states united in guara...